3 Şubat 2010 Çarşamba

ISLANMALI / MI...

üzmüşler gökyüzünü,
incinmiş...
küfrünü savuruyor rüzgarla
azarlıyor beni,
ve yağıyor pencereme hüzünler...
ıslanmalı/mı./?






1 Şubat 2010 Pazartesi

Aziz NE(sin)..!?






Bu gün Aziz Nesin'den anlatacağım kendimi;

İnsan, insan gibi, insan olarak hür olmasını bilmezse, hür olamazsa, o zaman kurtlar, kuşlar gibi hür sanır kendini.


" Beni, kim hangi mahkemede yargılarsa yargılasın, benim en büyük davam kendi içimdedir.Kimsenin yandaş tekeline bırakmam masumiyetimi.Ya tanrıya veririm hesabı, ya kendime. Onlar kendilerini hakim sandıkça, bilmezler ki tüm mahkumiyetler günün birinde ayaklarına dolanacak.Şimdi koşturun atlarınızı dilediğinizce..."
Korku, en beşeri duygudur. Benim başkaldırışımı görenlerden kimi beni korkusuz insan sandılar. Oysa ben korkarım. Ne var ki, bende, başkalarına yararlı olacaksa, doğru bildiğimi, inandığımı söylemek, açıklamak duygusu, korku duygusuna her zaman üstün gelmiştir. Korkarım, yine söylerim.
Korkmuyorum diyenler, ya başkalarına yalan söylüyorlar, ya kendilerine yalan söyleyip kendilerini kandırıyorlar yada bilmeyerek insan olmadıklarını söylüyorlar.



" Bu çok can acıtan bir cümledir aslında. benim korkarak konuşmalarım sizin tüm çığlıklarınızı bastırır. Avaz avaz bağırıpta yormayın kendiniz. Kendi korkularınızı susturmak için bağırmayın, sadece konuşun. Konuşun ki; çığlıklarda kaybolmayın..!


İşin zoruna gideceksin. Her zaman zoru dene... Zoru yapamasan bile, zoru yapmaya çalışarak hiç olmazsa kolayını yaparsın.



Etrafta bu kadar beceriksiz varken nasılda maharetli olunur ya! Eh hani bende süper yetenek değilim belki ama; bunca zorluğu aşmakta zorlanmamıştım. Düz ovadaki yol şaşkınlıklarımı saymazsak tabi. Zora alışmak kolayı unutturuyor belki ama, kolayı görünce zordan kaçmaktan daha yüreklice diye düşünüyorum.Ben zoru sevdim, tüm kolaylar sizin olsun...

30 Ocak 2010 Cumartesi

NAFİLE...



Biliyorum, ne söylesem kifayetsiz kalacak,
daha dudaklarımdan süzülmeden her bir sözcük,
anlamını yitirecek...

hiç başlayamayacağımı bilsemde,
ve nokta koyamayacığımı...
anlatabilmek maksadıyla seni,
beyhude çırpınışlarım olacak...
daha ne olduğunu bile anlayamadan,
susacağım!
biliyor musun,
susmaktan korkuyorum
çünkü sustuğumda,
daha çok konuşuyorum...

sonra..
belli belirsiz mırıltılar dolaşacak dilime
hep seninle başlayan orucumu,
yine seninle açacağım
lokma lokma...
yudum yudum...
her seferinde,
biraz daha doyacağım sana,
ve...
yine susacağım...

korkarım;
bu beceriksiz kalemim
ve kifayetsiz kelimelerle
bir gün;
seni anlatamadan gideceğim....
(Güncem'den)

29 Ocak 2010 Cuma

TEHLİKELİYİM...!



sevmek;
geride bırkmaktır demişlerdi tüm dünyayı,
peki ya bitmek;
yakmak mıdır tüm geride bırakılanları?
elimde kibrit, dolaşıyorum...
tehlikeliyim...

25 Ocak 2010 Pazartesi

HADİ YÜREĞİM GİDELİM

Bize yol gözüktü yüreğim...
Biliyorum, sığamadık hiçbir yere, ait olamadık...

Bu sayfalarda mutluluk kalmamış biliyormusun.

Her şey rüya kadar gerçek sadece, ve tattığın mutluluk uyuduğun süre kadar..!

Ne çok uymuşuz değil mi?

Bir kaç gün uzaklaşalım bu uyku diyarından...

Biraz kendime gelmeliyim,

ve kendimden geri kalanlarla bir ben daha yaratmalıyım.

ne demişler; elde kalanlar her zaman kaybettiklerinden daha değerlidir...!

(geleceğim...)

24 Ocak 2010 Pazar

KİŞİSEL MANİFESTO



Ne yapmalı şimdi !? Ruhuma bulaşan bu yenilmişliği kimin sırtına yüklemeliyim? Yüreğimin dehlizlerinde onu ararken ,nasıl olmuşta kendimi kaybetmişim...

Ne yapmalı şimdi !? Hayal edilenle gerçekleşen devrim arasındaki uçurum yüzünden bir devletin bekası için bela olmayı kabul eden Che'mi olmalı, yoksa yakasında ihanetleri apolet olarak taşıyan ve kaçamadığı ihanetlerden sonra ''52. Garibaldi Tümeni'' partizanları tarafından Come Gölü civarında kurşuna dizilen Mussolini mi? Ya hepimizi dinlersiniz, yada biz size kendimizi dinletiriz diyen Deniz Gezmiş mi?
Hiç biri kendi kurtuluşunu düşünmedi oysa ki. Tek sıkıntıları uğruna can vermeyi bile göze aldıkları inançlarıydı...!
Şimdi bir manifesto yayınlıyorum kendime...
Doğumla ölüm arasında yaşayacağın her türlü çirkinliği kaldıracak ve hazmedecek kadar büyük değilse yüreğin, mutsuz olacaksın!
Mutsuzluğundan başkalarının keyif aldığını görmekten incinirsen eğer, hayatının geri kalanını incinmekle geçireceksin!

Ve eğer ;
Seviyorum demeyi göze alacak kadar cesur olduğunu düşünüyorsan; ihaneti de arka cebinde taşıyacak kadar korkusuz olmalısın...